Kayıtlar

Ağustos, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

DÜYADAKİ İNSANLIĞIN KÖKENİ NE OLABİLİR ?

Şöyle biraz uçsak ve desek ki ; Ademle Havva ucunu bucağını bilmediğimiz kainat içinde ki çok fazla medeniyete sahip bir uydudan özel uzay araçlarına binerek keşfe çıkmışlar veya bir uzay fırtınasına yakalanarak dünyaya savrulmuşlar. Yeni keşif için çıktıkları dünyaya gelip çalışmaya başlayınca geldikleri araç arızalanmış. Aynı zamanda geldikleri memleketleri ile mesela sirius A ile bağlantıları kesilmiş. Böylece bir erkek bir dişi bilinmeyen bir uyduda kendi başlarına kalmışlar. Bakmışlar olacak gibi değil çocuk yapmaya karar vermişler. Doğan çocuklarda çaprazlama evlenerek insan neslini başlatmışlar diyelim. Bunun tam tersini düşünelim. Bu gün uzaya uydu gönderen dünyalılar keşif için yol alırken bir uzay fırtınasına yakalanıp bilinmeyen bir aleme iniş yaptılar ve dünya ile bağlantıları kesildi. Geri dönme imkanlarıda yok. Tabi burada kendi içlerinde yaşamaya çalışacaklar. Bunun için barınak,yiyecek ve üreme içgüdüsü ile işe koyulacaklardır. Bu uyduda insanlığın başlangıç tarihi buna...

YOLCULUK, KURALLAR, SİTRES VE ULAŞIM

Yılda bir defada olsa yaşadığın kenti dışarı çıkayım dersen önce kuralları öğrenmek için bir doktora yapmalısın. Ama devletin böyle bir eğitme ve bilgilendirme sistemi yok bildiğim kadarıyla. Bir zamanlar kasaba kenarlarından geçmek sırat köprüsünden geçmekten daha beter hale gelmişti. Elli km’yi aştığın her yerde arkandan cezalarda gelirdi. Bazen tatil masrafı kadar cezaların geldiğini basından okurduk. Hatta Çankırı Atkaracalar ve Çorum Osmancık kazasından geçen duble yolda kesilen cezalar dillere destan olmuştu. 1-Normalde genel hız sınır levhaları var. Bütün araçlar hakkında bilgi veriyor. Buna göre kendimi ayarladım derken bir Yan yol çıkışı veya girişi varsa hemen hız uyarı levhalarını buluyorsun. Sana 130 km / saat limit vermişse hadi düş bakalım elli km/ St’e. 2- Yollarda meskun mahal çevresinde ilerlerken birde hız sınır bölgesi karşına çıkıyor.Genelde elli km ile sınırlı olan bu tabelalar la gelde git bakalım. Sanki altındaki traktör. İstesen de düşemiyorsun ki. Yavaşladın di...

FARABİ ; İDEAL DEVLET, DİN VE TOPLUM YÖNETİMİ

MS 870-950 yılları arasında yaşayan ünlü Türk bilgini Filozof Farabi özellikle Felsefe, Gök bilimi ve müzikle ilgilenirdi. Toplumları değişik kategorilere ayırır. Bunlardan “ Cahil ve sapkınlık içinde olan şehrin insanlarının görüşleri hakkında” diye bir bölümde bu sınıfa giren insanların vasıf ve özelliklerinden bahseder. Özetle ; eğitimsiz ,ilimsiz, ahlaki kuralları özümsememiş insanların bir süre sonra vahşi hayvanlar gibi davranmaya başladıklarından bahis eder. İlerleyen zaman içinde ;bencil düşünen, her şeyin kendisinin olmasını isteyen, başkasını düşünmeyen ve ona hayat hakkı tanımayan yapıya sahip olacaklarını beyan ederek anlatmaya devam eder. İnsan için eğitimsiz dindarlığı da “ cahil şehirliler içinde barışçı şehirliler” diye tarif eder. Dindarlığı anlatırken de bütün bunların birilerinin birileri üzerinde tahakküm kurması olarak yorumlar. Dine inananların büyük mükafatlarının olacağı, inanmayanların ölümden sonra cezalar göreceği söylenir derken; “ Bütün bunlar , insanlar ta...

DÜNYANIN HALİ

Amerikalı dansçı ve oyuncu olan Fred Astaire hiç bir zaman kraliçe ile dans etmemiştir.   Bilgisayar teknolojisinin yeni geliştiği yıllarda ünlü fotoğrafçı Rodger Tamplyn başka bir kadınla dans eden Fred’in partneri yerine kraliçenin resmini koyarak sanki ikili dans ediyormuş gibi bunu basında yayar. Çoğu insan bu dans fotoğrafının gerçek olduğuna inanır. Ancak CIA ‘’in eski fotoğraf analisti Dino. A. Brugioni bunun gerçek olmadığı yönünde sayfalar dolusu kanıt sunar.  Bir dergide makalesi yayınlanan William Mitchell bu tür şeyler olmamış bazı şeylerin kanıtı gibi sunulabilir der. Marilyn Monroe ile Abraham Lincoln resimleri ve Başkan Bush’la Margaret Thatcher’in öpüşme fotoğraflarından örnekler verir. Yani tüfek icad oldu mertlik bozuldu derler ya. Her sunulana inanma ama araştırmaktan da geri durma diyelim. H. Arpacı

GECELERİN LANETİ Mİ , YARATICININ KURALLARI MI DESEK ?

İnsan neslinin yaklaşık iki milyon yıldan bu yana yaşadığı bilinir. Bu da yaklaşık 100.000 insan nesli anlamına gelir. İnsanlar var olabilmek adına yani vahşi hayvanlardan korunabilmek için gecelerini karanlıklarda uyku ile geçirmiştir. Sonunda bu insanın hücrelerine işlemiş ve DNA larına kazınmıştır. Elektrik icad edildikten sonra yaşam alanları değişmiş ama hücrelere kodlanan bilgiler var olmaya devam edegelmiştir. İnsanı uyuması gerektiği zamanda çalıştırmanın bedeli olarak: 1- Çernobil kazası 01.23 de ustabaşının reaktörlerden birini yanlış kapatmaya zorlamasından olmuştur. 2- ABD de Challenger’in düşme nedeni 20 saat uyumayan görevlilerin uygunsuz koşullarda mekiği fırlatmasıdır. 3- 2500 kişinin ölümüyle sonuçlanan Bhopal kimya fabrika sızıntısının sabah erken saatlerde başlaması. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Çünkü istemediğimiz kadar yaşanmış örnekleri vardır. Ancak ölümcül büyük depremlerinde gece saatlerinde oluşu ayrı bir muamma. 1999 Yalova, 2023, K.Maraş ve Hatay depremler...

CANLI VE GERİ DÖNÜŞÜM

Canlıların tamamı nerede ise yüzde doksandokuz geri dönüşür. Doğadan beslenerek büyüyen canlı ölüp gittiğinde gene doğaya karışır. Sorun ;yaratılışında ,yaradanın payından akıl kapan insanın yaptıklarında. Doğada eser miktarda bulunan elementler bu hali ile sorun teşkil etmezken bağımsız ve çok hale geldiklerinde problem olmaya başlarlar. Belki zaman gelecek insanlar içinde yedek parça üretilecek. Böbreklerinden rahatsız olan birisi yedek parça dükkanına varıp kendisi için bir böbrek seti alacak. Veya ikinci el bir set alıp onunla yaşamaya devam edecek.Bu göz ,kulak vs içinde geçerli. Ama sonunda bütün canlılar doğaya uygun dönüşüm sağlayacak. Fakat insan üretimi teknolojiler öyle değil.Her zaman problem olmaya ve çevreyi kirletmeye devam edecekler. Nükleer atıklar, piller vs…Zaten mekanik ürünler için yedek parça ve kısımlara ayırmalar her zaman var ola gelmiştir. Örneğin Siemens 1987 yılında ürettiği bilgisayarı 87 ana parçadan oluşuyordu. Bunları birleştirmek 33 dakika, sökmek 18 da...

BİLİM, TEKNOLOJİ, SERMAYE VE DEVLETLER

Biz kendi ülkemiz ve yöneticileri hakkında bir şeyler yazabilir miyiz. Düşünerek taşınarak adabı usulü çerçevesinde tabiki yazabiliriz. Ancak her yazdığımız yazı ülkeyi yönetenlerin işine yaraması lazım. İyi işleri öveceksiniz, kötü işleri daha çok öveceksiniz, çok yanlış işleri ise çevrenize ; biz marabaların bilgi sınırlarını zorlayarak aşan ve ayrı hikmetleri bulunan işler olarak anlatacaksınız. Dahada içinden çıkılmaz hale gelirse yüce Allah’a havale ederek sorumluluğu herkesin üzerinden atacaksınız.  Peki bunların dışında yanlışa yanlış kardeşim diyerek kükreme imkanımız var mı ? Tabiki var . O zaman linç edilmeye veya iftira ile tutuklanmaya veya fişlenmeye hazır olacaksınız.  Farklı düşünmen ,bazı sorunlar konusunda farklı çözümler ortaya koyman ,ilahlar tarafından her zaman hoş karşılanmayabilir.  Şimdi desek ki 2014 de bilboardlarda reklamı yapılan ve havalandığı söylenen uçak daha hala yere inmedi mi ? Bunun benim ülkemde müeyyideleri belli. Bunu normal şartlard...

GÖÇMENLER VE MAFYA , DEVLET BU İŞİN NERESİNDE….?

Geçen yıl yani 2022 yılı yaz aylarında yolumuz İzmir taraflarına düştü. Gelmişken hadi bir kaç gün çevreyi dolaşalım moduna girmiştik . Her gün denize girmekte bizim gibileri yorar gibi olunca gezinti yapmak için farklı alanlar aramaya başladık. Ormana mı ,yaylaya mı, baraja mı ,yoksa kırlara mı gidip gezelim derken vilayetin bir kazasına bağlı bir çiftliği gezmek içimizden geldi. Yaz ayının sıcaklığı bunaltsa da günün serin saati diyebileceğimiz akşam üstünü tercih ederek yola çıktık. Teknolojiden yararlanarak navigasyon cihazımızın yardımıyla gideceğimiz noktaya hemen ulaştık. Çiftlik kendi içinde tutarlı ,mütevazi, ikram fiyatları piyasaya göre uygun vaziyette idi. Bizim burada anlatmak istediğimiz ana konu ne çiftlik nede tatil. Onun için ziyaretimizin detaylarına girmeden geçeceğim. En çok çiftlikte çalışan yabancı işçiler dikkatimi çekti. Benim gördüğüm üç kişi vardı. Bunlar yirmili yaşlarda ,genç delikanlılar. Birisi çok güzel Türkçe konuşurken diğer ikisinin Türkçe dilleri fena...