DİNSİZ DUBLE YOLLARDAN İMANSIZ OTOYOLLARA
Seyahat dendiği zaman insanların korkuya kapıldığı başka bir memleket sanırım yoktur. Belki bizim çocukluğumuzda olduğu gibi gecenin bir yarısında yayla yollarında hayvan sırtında yaptığımız yolculuklar hariç.
Karşımıza vahşi hayvan mı çıkacak, hortlak mı çokacak yoksa üç harfliler bizi alıp mı kaçacak korkusu vardı.
Şimdi bulunduğumuz şehirden başka bir yere veya memlekete gitmek istediğimizde hemen bir telaş başlar bizde. Acaba kaç radar cezası yiyeceğim ve hangi hız limitinde olacak bu cezalar. Otuz mu, elli mi, yetmiş mi, seksen iki mi, doksan mı, yüz on mu, yüz yir mi mi, vs…hız da yakalandım diye endişe duyacağım.
Bu kadar karma karışık hız levhalarının hesabını yaparken zaten cezayı muhtemelen yemiş oluyorsun.
Eğimi ters verilen duble yollar, hafif virajlı duble yola karşılık gelen yan yollar, cep alanı bile verilmemiş u dönüşlü veya yan dönüşlü kavşaklar vs…
Yol eğimleri kuralına uygun olmayınca yağmur suları da karşınıza problem olarak çıkıyor zaten.
Hadi bunlara aklımız yetmiyor diyelim. Yolların bu kadar bozuk olmasını nasıl izah edelim. Attığımız her adımda vergi ödeyerek bindiğimiz araçlara bari acıyın. Hani bazen yılda iki kez falan vergi ödüyoruz ya onu hatırlatayım dedim.
Özel tüketim, alım satım, yakıttan alınan vs vergileri hatırlatmaya gerek yok zaten.
Araba her tümseğe vurdukça ( usulüne uygun yapılmayan yol yamaları) veya her çukura düştükçe dua ederek imana geliyoruz sayenizde. Diyorum ki Allah’ım akıs kesmesin, tekerlek yırtılmasın, arabamın bir tarafı kopmasın diye dua ediyorum.
Hele yollara konup işleri bitince yerinden kaldırılmayan trafik işaret levhaları yok mu çok harika bir şey onlar. Uzmanlar hep bizi düşündükleri için onlara dokunmuyorlar. O levhaları görünce türbe gibi durup dua edesim geliyor da ama durmak mümkün değil tabiki.
Tabi otoyollara geldiğinizde durum daha zevkli bir hal alıyor. Hani uçak sarsılınca herkes Tanrıyı hatırlar derler ya. Bizim geçtiğimiz oto yollarda böyle gibi.
Tır’lara ha bire korna çalıp selektör yapıyorum. Kendi şeridinizde gidin diye. Beni sallayan yok tabiki. Ha sonunda anladım ki sağ şerit bozuk, çukur ve yamalı. Adamın bir tarafını sol şeride kaydırarak sarsıntıyı azaltıyor olduğunu anladım. Halbuki ben Ha bire Tanrıya sığınıyorum. Çünkü ben küçük aracım ve ezilmekten korkuyorum.
Hele yoldaki asfaltla aynı rengi almış yol boyalarına ne demeli. Önce güneş gözlüğümü kontrol ettim. Bir iki defa çıkarıp taktım. Çıplak gözle baktım. Sonra yanımdaki seyahat arkadaşıma sordum. İşte o zaman doğru gördüğüme emin oldum. Bunu da ülkemin mühendislik başarısı olarak kayda alayım istedim. En azından yazılı hale gelsin ki ileride bu yüceliğe ulaşan olursa bizden önce bunu keşfedenler olmuş desinler. Nede olsa hak ve hukuka riayet etmek isteriz.
Ve aynı gün gazetelerde bir haber. Kırka yakın araç tem körfez girişinde çukura düştüğü için lastikleri yarıldı ve hatta cantları kırılanlar bile var diye.
Nasıl olsa yırtılan Hacıbekirin şalvarı. Dava açsanda nasıl olsa sonucu olmayacak. Vay ki garip halkımın haline vay.
Onun için dinsiz duble yollardan imansız otoyollara sığınmayın. Bildiğiniz bütün duaları okuyun. Var olan sistemi ayakta tutamayan yöneticiler hala yeni yollar yapmaktan bahsediyorlar.
Yaptığım seyahatte İstanbul dan kalkan hızlı tren Bilecik’e kadar hızlı gidemiyordu. Önce bunu standart çalışabilir hale getiriniz diye defalarca resmî kurumlara yazmıştım. Ne olumlu ve nede olumsuz dönen olmamıştı. Ama ben vicdanen rahatlamıştım.
Bence hızınızı biraz yavaşlatarak önce kaliteyi artırınız. Birde mevcut yolları konforlu kullanılabilir halde tutarsanız Sizede pozitif dualarımız olacaktır.
Hasan Arpacı, Haziran , 2025
Yorumlar
Yorum Gönder