http://dusunceuretelim.blogspot.com/
Bin dokuz yüz altmışlı
yıllardan itibaren örgütlenmeye başlayan fetö vari teşkilatlar devletin içine
sızmaya başlamışlar. O yıllara bakıldığında Türk devletinin birçok organı zaten
ABD yani NATO kontrolünde ve yönlendirmesinde olduğu için bunun gibi daha ne
örgütler olduğunu bizler bilmiyoruz. On dokuzuncu yüz yıl içinde devletin;
kendi istihbarat örgütünün ve din teşkilatının bile maaşlarını ABD den alarak ödediğini,
defalarca basın dan okumuşuzdur.
Biz çiftçi ve köy kökenliler
şunu iyi biliriz.Toprağa atılan herhangi bir tohum iklimini bulamadığı anda
atıldığı yerde hiç bozulmadan yıllarca kalabilir.Örneğin bir darı tohumu
toprağın altında ne kadar kalırsa kalsın iklimini bulamazsa asla yerinden kıpırdamaz
ve hayat emaresi vermez.Ancak ne zamanki suyu bulur, çevresi uygun sıcaklığa
ulaşır ve üzerindeki toprak basıncı da onun yüzeye çıkmasına elverecek derecede
uygunsa, bizim tohum filiz çıkarmaya başlar.Ancak Filizin çıkması onun
yaşayacağı anlamına gelmez.Gelip birisi kellesini koparıverir.Filizin büyüyüp
salına bilmesi için gene iklim şartları önemli. Yani uygun su, uygun çevre,
uygun güneş ve dış etkilere karşı korunma vs…
Başkaları tarafından tohum
haline getirilmiş ihanet örgütleri de aynıdır. Yabancı güçler bu tohumları
getirip devlet denen toprağa atarak geçip giderler veya onları izlerler.
Kendileri bunlara uygun ortam sağlayamazsa taşeron kullanırlar. Tohum için
yazın yağmur ve güneş gerektiği gibi mekanik sulama ile de tohum canlandırılabilir.
Ancak son ürün haline gelebilmesi için uygun şartların devam etmesi gerekir.
İşte vatan toprağına atılmış mikroplu
tohumlar iklimini beklerken birisi gelip bu tohuma sahip çıkmış besleyip
büyütmüş ve oda ahtapot gibi bütün tarlayı sarmış vaziyette iken bahçıvan tarafından
fark edilmiştir. Sonrasında da ürünüm gitti telaşı ile tüm tarlayı ateşe vermişler
ve tabiri yerinde ise pire için yorganı yakma yoluna gitmişlerdir.
Bazen bilim adamına vermen
gereken görevi sahadan gelen operasyonel mühendise verirsen hata yapabilirsin. Bazen
de tam tersi mühendise vermen gereken görevi bilim insanına verirsen gene
yanlış yapabilirsin. İşte feraset, istişare ve tecrübe burada devreye girmekte.
Karar vericinin kıymeti de burada ortaya çıkmaktadır.
Esas sorun sükûnet içinde yaban
otlarını ayıklamak varken telaş ve korkuya kapılarak tarlayı ateşe vermek olmuştur.
Bunun en önemli yanı sistemi yönetenlerin yeterli deruni devlet bilgisine sahip
olmayışlarından dır. Bu işler eğitim,bilgi,ehliyet,liyakat,tecrübesel aktarım
en önemlisi de yüksek feraset gerektirir.
Hasan Arpacı,2019,
Yorumlar
Yorum Gönder