İMANSIZ MEMURLAR'LA AHLAKSIZ YALAKALAR...

http://dusunceuretelim.blogspot.com/


Hani derler ya devlet neden çürüyor. Bu kelime üzerine makaleler ve romanlar yazılabilir. Çalışan her insan kendi çapında mutlaka bir şeyler yaşamıştır. Yazılı hale gelse kayda değer veya değmez kitaplar dolusu anekdotlar çıkar. Biz mühendislerin yazacakları çok spesifik konular olacağı için çok da okuyucu kitlesi bulmaz ve çok kimseyi de ilgilendirmez.

Memuriyetimizin ilk yıllarını yavaş yavaş aşarak orta yaş gurubuna girerken doğal olarak tecrübelerimizde artmakta idi. O dönemde Anadolu’da bir sigara fabrikasında çalışmaktayım. Aynı zamanda birim amirliği de yapıyorum. Çalışan makinalarımız ortalama kışın yüzde doksan altı, yazın yüzde altmış beş verimle çalışmakta. Makina üzerindeki kalıplarda oluşan sıcaklıktan dolayı kondenzasyon (ısı farkından dolayı havadaki suyun yoğunlaşarak su oluşturması) meydana geliyor bu da üretimin aksamasına neden olurdu. Üretici firmanın önerisi ile kalıplara hava da bağladık,bu öneri verimi çok az yükseltebilmişti. Yani kendi içimizde ve üretici firma ile yaptığımız görüşmelerle bu işi çözememiştik. Üretici firma neden ikinci soğutucu önerisinde bulunmadı bu bir muamma tabii ki.

Bir başka konu için ABD’ne yaptığımız bir ziyarette; Manisalı olup Manisa’da mezarlık bekçiliğinden okuma yazma bilmediği için kovulan ve bir tütün tüccarı yanında çıraklıkla işe başlayan, Philip Şinasi Morris’in kurduğu bir fabrikayı ziyaret ederken bir makina dikkatimi çekti. Nasıl olsa Manisa’da bir Vakıf Hastanesi bile kurmuş diye düşünüp, o cesaretle ekipten ayrıldım ve üç beş dakika inceleme imkânı buldum. Gördüm ki bizim verimini yükseltemediğimiz makina kalıbına ikinci bir özel orijinal soğutucu bağlanmış.
Konuyu hemen anladım tabii ki. Bu soğutucu aksesuar makinaların sevk veya montaj aşamalarında veya tekniğinden anlamayan ve fiyatı düşürmek için birileri tarafından zulalanmış ve ya alımdan düşürülmüş.

Türkiye ye döndüğümde ilk işim mevcut çalışan makinalara soğutucu bakmak oldu. Usta ve posta başılarımla yaptığım istişare sonucunda bir karar verdim. Ancak yerli imkanlarla hemen çözme imkânı olmadığı için, merkezi soğutucudan buralara hat bağlanması talimatını verdim. Hatta fabrika yönetimi ve ilgili teknik birim hangi nedenledir bilmiyorum bu bağlantıya şiddetle karşı çıktılar.Çünkü birimi yönetenlerin kaprisleriyle fabrikayı yönetenlerin cahillikleri örtüşüyordu. Büyük emeklerle ikna ettik. Dolayısıyla makina verimleri kışın olduğu gibi derhal yükseldi. Bu da böyle devasa işletme için çok büyük bir kazançtı.

Bir gün basından bir yazı okudum. Falanca fabrikanın birim postabaşı ile fabrika müdürü milli prodüktivite Merkezi tarafından yılın verimlilik ödülüne layık görülmüşlerdir diye. Ödül nedeni de benim tesadüfen tespitte bulunduğum ve farklı bir uygulama ile çözdüğüm bir konudan dolayı. Ama benim adım sanım hiç geçmiyor. Postabaşımı çağırıp sorduğumda bana bir şey soran olmadı, konuyu sordular ve olduğu gibi anlattım dedi. Bir de ödül almaya gittim diye ifade etti.
Türkiye’nin geldiği duruma bakar mısınız? Mevcut makinaların orijinallerin de olması gereken bir aparat eksik alınıyor. Ve ya başka bir şekilde yok ediliyor. Bunu biri tespit edip farklı bir şekilde çözüyor. Koskoca prodüktivite Merkezi değerlendirip işin esas tespitini yapan ve uygulayan mühendisin hiç adı sanı zikredilmiyor.

Hatta makina verimlerinin bu kadar yüksek olduğunu günlük yazılı verdiğimiz için buna inanmayan idarenin başı gelerek bizzat refakat edip ve orada saatlerce bekleyerek kendi gözü ile de verim yüksekliğini görmüştür.

Ancak bu konu ödül verilecek değil işletmeyi yıllarca üretim kaybına sürükleyen, alımı yapan, şartnameyi hazırlayan veya aksesuarı zulalayanlara karşı savcılığa suç duyurusunda bulunulması gereken ve ceza verilecek bir konu. Tam bir körler sağırları ağırlar tiyatrosu.

Çalışmaya ve başarıya inanmamış, imansız memurlarla ahlaksız yalakaların organizasyonuna bakar mısınız! Halbuki buna varana kadar ben dahil birçok arkadaş ürün geliştirme denilebilecek çok yeni tespitler yapmışlardır. Bunun gündeme gelme nedeni ise ülke genelinde gündeme getirildiği için notlarıma yansımıştır. İleriki yıllarda sürekli üst yöneticilerime ve kurumdan ayrılırken de iade’i itibarımı isterim diye defalarca söylemişimdir.

Tanrı kısmet etti ilerleyen yıllarda bir ar-ge firması kurmak nasip oldu. Yöneticiliğini de yaptığım firma da şunu gördüm ki ülkemiz insanı bu konularda oldukça yetenekli. Sadece helva yapacak ekibe ihtiyacı olduğunu düşünenlerdenim.

Allah kimseyi ikbal uğruna ahlaktan yoksun bırakmasın.

Hasan Arpacı

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vehbi Koç kimdir ve BEKO neyi ifade ediyor..!?

DEPREM GÜVENLİĞİNE KATKISI OLAN İBB YOLLARINDA ASFALTIN KAYMASI PROBLEMI NASIL ÇÖZÜLDÜ,

AHLAKSIZ BİLGİ SAHİPLERİNDEN, BİLGİSİZ AHLAK SAHİPLERİNE SELAM VAR...